Hayat bir merhaba ile elvedanın arasına sıkıştırdığımız zamanlardan ibaret. Ve bu "arada kalmış" zamanların rengi bize kalmış. Ya katran karası, ya dumani gri veya denizimsi, gökyüzümsü maviler.. Tamam, ciddiye de alın ama nolur "arada hayatı da yaşayın be abiler!"
6 Nisan 2012 Cuma
Bir "Boşandık, Mutluyuz!" yazısı..
İlk tanışmadan bu yana 18 yıl geçmiş.. Hayatımın neredeyse yarısı demek bu kadar yıl..
O zamanlar dostum sandığım biri tanıştırmıştı mutlaka. Tutulmuştum hemen, o da hayatımın en baş köşelerinde bir yer tutmuştu kendisine.
Onsuz olamaz hale gelmiştim. Her zaman dokunabilecek kadar yakınımda olması mutlu etmişti beni.
Bazen uykusuz gecelerimde onunla dertleşmiştim sabaha kadar.. Bazen gece yarısı uykumdan fırlayıp onu aramıştım uyku sersemi bakışlarımla..
Varlığı ne kadar önemliyse, değerliyse, anlamlıysa yokluğu da o denli can sıkıcı, acıtıcı oldu her defasında..
Ona ulaşmak, ona kavuşmak için yeri geldiğinde çok uzun yollar yürümüştüm. Yeri geldiğinde bu uğurda son paramı, zamanımı seve seve feda etmiştim. Sırf onu bulmak, ona dokunmak için, birkaç dakikalığına da olsa..
.......................
Aradan geçen yıllar boyunca artarak azalarak devam etti bu ilişki.. Aşk değildi, biliyordum.. Ama saplantı derecesinde bir alışkanlıktı. Birkaç saatten fazla onsuz olamamaktı.. Yemekten, içmekten, uykudan daha önemli saymaktı onu..
Beni gerçekten sevdiğini şimdi daha iyi anladığım dostlarım hep uyardılar aslında beni.. Onun dostluğundan bana fayda gelmeyeceğini, tam tersine bu ilişkinin bana farkına varamadığım kadar çok zarar verdiğini filan anlattılar.
Ondan bir kalemde ayrılmamı, hiç olmazsa biraz olsun seyrek görüşmemi istediler.. Eşref saatimdeyken "he, tamam" dedim geçiştirdim. Tersimden kalktığım zamanlarda ise bu cümleleri özel hayatıma ve özgürlüğüme müdahale saydım.. Bozuk attım en yakın dostlarıma .
.......................
Hayatımda benim için en önemli olan iki insandan (anne ve babam) bile daha fazla yer kapladığını farketmeye başladım son zamanlarda.. Onlardan daha fazla zaman ayırıyordum bu "ilişkiye.."
Hem madden, hem manen onların hakkını bu ilişkide ziyan ediyordum.
Ve yoruyordu yavaş yavaş beni. Eskisi kadar genç değildim. Ve bu ilişki için harcadığım zamanlardan sonrası daha bir yorgun ve bitkin oluyordum..
Mutluluğum değildi artık o benim. Tamam yine saplantımdı.. Yine en fazla birkaç saatlik ayrılıktan sonra çatılan kaşımdı, hayattan bimilyon zılgıt yese de akıllanmayan dertli başımdı..
Birşeyler yapmam gerekiyordu artık. Bu iki arada bir derede ilişki her gün daha fazla zarar veriyordu.. Zararın neresinden dönersem kazançlıydım..
.......................
Ve 10 Ocak 2012 gecesi.. Olanca cesaretimi toplayıp son kez karşıma alıyorum onu.. "Bitmek zorunda.. Geç bile kaldım!" diyorum sadece..
Mutluluk filan dilemiyorum ona, onun da bana herhangi bir dilekte bulunmasını beklemiyorum.. Çünkü sadece kendini seven, önemseyen, karşıdakine ise hep zarar veren bir hayat hikayesi olduğunu artık daha iyi biliyorum...
O gün bugündür görüşmüyoruz artık.. Karşılaşsak bile dikkatle bakmıyorum ona.. Dokunmuyorum.. Ve başlarda zorlansam da, bugün bile zor olsa da dayanıyorum..
Çünkü özgürüm, onsuzum, huzurluyum...
Biliyorum içinizde aynı ilişkiyi şu veya bu şekilde farklı boyutlarda yaşayan bir sürü insan var..
Gelin siz de kurtulun bu işkence ve kölelikten..
Tek celselik bir boşanma cümlesine bakar mutluluğunuzun başlangıcı..
Gelin benim gibi yapın, çarpın kapıyı çıkın bu ilişkide.. Onu ve onlu günleri buruşturup atmayı deneyin..
Gelin siz de SİGARAYI BIRAKIN !!!
(Sabrınız için teşekkürler..)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler..