Her geçen gün daha da gelişen ve değişen internet teknolojileri hem bireysel hem de kurumsal kullanımlarda günceli izleme ve esnek olma zorunluluğu getirmekte.
Daha dün sayılacak bir zaman dilimi öncesine kadar kurumsal sosyal medya tanıtımında Facebook tartışılamaz derecede birinci sıradaydı. Hem yüzmilyonlarca kullanıcıya aynı platformdan ulaşabilmek, hem de seçilebilir hedef kitle ve örneklenebilir-ölçümlenebilir sonuçlar alabilmek anlamında kendi içinde bir sektör oluşmuştu : Facebook'ta tanıtım.
Facebook'ta kurumsal tanıtımın farklı şekilleri vardı. En basitinden şirket/kurum/marka için üyelik alma, sayfa/grup oluşturma ve kampanya/son dakika satışı lansmanı gibi argümanlar ortalama bir internet bilgisi olanın bile zorlanmadan gerçekleştirebileceği kolaylıktaydı.
Facebook'un kendi reklam mekanizmalarını kullanarak kontrol edilebilir bütçelerle reklam/tanıtım yapmak mümkündü. Farklı ilgi alanlarına, coğrafi bölgelere, müzikal veya kültürel detaylara göre kurulmuş grupların/sayfaların duvarlarında mesaj içi linklerle kurumsal Facebook sayfasına veya web sitesine yönlendirme şeklinde tanıtımlar da sözkonusuydu.
Son olarak yazılımsal kodların bazı uygulamalar içine gömülerek detaylı internet güvenliği bilgisi olmayan kullanıcıların zaaflarını değerlendirmek te özellikle düşük tüketici güvenine sahip ürünlerin sıcak satışı için rahatlıkla reklam yapma fırsatı doğurdu.
Ama artık "denizin bittiği yerdeyiz!" Bunun iki nedeni var.
İlki Facebook kullanıcılarının değişen kullanım alışkanlıkları. Önceki tasarımlarda bireysel/gayrı ticari paylaşımlar sayesinde Facebook'a saatlerce zaman ayıran kullanıcıların önemli bir kısmı için Facebook artık eskisi kadar değerli değil.
Bunda özellikle zaman tüneli uygulamasının kullanıcıların şu ana kadar edindiği "Facebook kullanım alışkanlıklarını" baltalayacak kadar navigasyon ve görsel farklılık/zorluk içermesi en önemli etken.
Bir başka etken Facebook'u kullanmaya devam edenler içinde sadece oyun vb uygulamalar için site arayüzünü kullananların yüksek oranı. Bu kullanıcılar siteye girdiklerinde kendi duvarları veya listelerindelerindeki insanların paylaşımları yerine doğrudan ilgi alanları olan oyuna yönleniyorlar ve sonrasında doğrudan çıkışı tercih ediyorlar.
Özel mesaj yoluyla reklam/tanıtım yapmak gibi başlarda zekice sayılacak bir düşüncenin geri dönüşümü mesaj kutularının spam mesajlarla dolması ve kullanıcının artık spamleşmiş mesajları okumadan silme bilinci edinmesi demek artık.
Özetle FACEBOOK ARTIK KURUMSAL TANITIM İÇİN ALTIN YUMURTLAYAN TAVUK DEĞİL. Belki eski karakteristik alışkanlıklarını sürdüren belli bir kitle var. Ama bu kitle hem sayı olarak gittikçe azalıyor, hem de eskisi gibi "ne verirsen alan" bir ruh hali yerine çok doğru şekillendirilmiş birkaç tanıtıma "evet" diyecek kadar bilinçlenmiş durumda.
Facebook'un bu düşüşü yaşayacağını uzun zaman önce tahmin edenlerin sayısı hiç te az değildi.
Viral tanıtım anlamında bu boşluğu doldurması beklenen B planı ise Google+ uygulamasıydı. Hem ana uygulama sahibi mecranın (Google) herkesin kullandığı bir site olması, hem de Facebook'un yaptığı en büyük hata olan "sık görsel ve navigasyon değişiklikleri, son olarak ta zaman tüneli uygulaması" dezavantajını benzer şekilde yaşamamış olması Google+ uygulamasının bireysel kullanıcı anlamında çekiciliğinin artacağı ve kurumsal tanıtım sözkonusu olduğunda Facebook'un açığını kapatacağı gibi düşünceler doğurmuştu.
Ama Google en büyük rakibinin bu kan kaybını ya göremedi veya "bu bana yeter" dedi.
Şu anda sektörü kendi dilinde okuyanların farkettiği bu durumu yakında internetten kurumsal tanıtım yapan herkes fark edecek.
Tanıtım için geriye kalan en büyük alternatif Twitter. Şu ana kadar yazılı mesajların 140 karakterle sınırlı olması ve görsel tanıtımın Facebook kadar kolay olmaması yüzünden hep burun kıvırılan Twitter biraz da zorunluluktan talep patlaması yaşayacak.
Bunun farkına ilk varan siteler " genel profilde paylaşılan veya mention'lanan tanıtım mesajları için kazanç sistemi" denebilecek projeleri hayata geçirmeye başladı. Şu an için geri dönüşleri ölçümleme ve hedef kitle belirlemedeki zorlukları yüzünden soyal medya tanıtımını seçen kurum ve markalar olaya soru işaretleriyle yaklaşsalar da mevcut duruma bakıldığında Twitter dışında elle tutulur bir sosyal mecra bulunmamakta.
Reklam ve tanıtımın olmazsa olmazı "doz" belirlemek ve buna uymaktır. Twitter bünyesinde tanıtımda ise doz aşımı riski maksimumdur. Çünkü Twitter ortamında kullanıcı her anlamda KRALDIR.
İlk bakışta X kişi 3000 takipçisiyle tanıtım yapılabilecek 3000 yeni kişiye ulaşım kanalıdır. Ama bu 3000 kişi yaş, sosyal statü, eğitim, tüketim alışkanlıkları vs. gibi teknik konularda homojenize değildir.
Üstelik X kişinin kendi adını mentionlayarak reklam yapmasına yaklaşımı da çoğunlukla "çok teşekkür ederim, hemen reklama bakıyorum, sonra da bana verilen doz'u alıyorum" reaksiyonuyla olmayacaktır. Tam tersine o andaki ilk tepkisinin "takipçisi olduğum için beni kullanıyor" psikolojisiyle olması çok büyük bir olasılıktır.
Ve ortalama bir Twitter kullanıcısı canı sıkıldığında X kullanıcıyı 10 saniye içinde bir daha görmemek, etkileşime girmemek üzere Twitter'ın ve tarihin çöplüğüne gönderecektir.
Çok ünlü kişilerin/grupların takipçilerinde belki bu negatif geri dönüş yaşanmayacaktır. Ama onbinlerce takipçisi olan bir sanatçının veya bir futbol takımının takipçilerine reklam yapmayı kabul etmesi parasal anlamda kesinlikle "bir kahve ısmarlarsın hallederiz" duygusallığında olmayacaktır. Kendi albümü ve projelerini ya da official forma/tişört vs. ürünleri dışında ilgisiz reklamlarla takipçilerini rahatsız etme riskini alan kişinin/grubun bu risk karşılığında hem takipçi hem de imaj/güven kaybı yaşayacağı kaçınılmazdır.
Kısacası KURUMSAL TANITIMDA TWİTTER kullanmak başlıbaşına kendi içinde etüd edilmesi gereken bir ders konusu. Strateji belirleme, tanıtım içeriği, lansman şekli hatta seçilecek sözcükler bile ustalıkla seçilmek zorundadır.
On'dan fazla yerli markanın/kurumun Twitter'ı tanıtım mecrası olarak kullanırken yaptıkları hatalar ve doğruları birkaç haftalık bir gözlem süreci kendi adıma.
Bu gözlemlerin ışığında öncelikle "NELER YAPILMAMALI?" başlığıyla konunun analize edildiği dosyayı yakında yine bu sayfalarda bulacaksınız.
Yine Twitter üzerinde kullanıcı psikolojisine en empatik şekilde inmeye çalışılarak hazırlanan bir YOL HARİTASI da tamamlanmak üzere.. Onu da ilerleyen günlerde paylaşırız belki, kim bilir?
Facebook bir bisiklet pisti ve çocuk oyun alanı gibiydi marka ve kurumsal tanıtım yapanlar için. Herşey başlarda bisiklete binmeyi bilmek kadar kolaydı, potansiyel hedef kitle çocuk saflığındaydı, dozu iyi belirlenmiş kampanyayı/lansmanı mızmızlanmadan almaya hazırdı. Sonra ne oldu? Doz aşımı ve oyunun kirlenmesiyle oyun alanı terkedildi kendiliğinden..
Twitter da aynı şeyi yaşayacak belki. Ama kendi özel konumu ve kurallarıyla buraya elini kolunu sallayarak gelip kurumsal tanıtım yapmak hem zor, hem de anında negatif reaksiyon almanızla sonuçlanacak kadar kullanıcı dostu.
Oyunun kuralları tamamen yazılmadı henüz. Küçük detaylara dikkat edildiğinde hem kurumsal/marka imaj bilinirliği, hem de kampanya/satış lansmanı için şaşırtıcı başarılar kazandırabilecek bir site burası..
Ticari dil'de en önemli düsturlardan biridir : Bir işte kazanmak için ya ilk olacaksınız veya en iyi.. Twitter tanıtımında hem başarılı ilklerden hem de en iyilerden olmanız imkansız değil.. Yeter ki Twitter psikolojisini çözmüş olun..
Kazançlı günler..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler..